TAKDİM
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmdan beri insanları ebedî saâdete kavuşturmak için
peygamberler göndermiştir. Peygamberler, insanları kurtuluşa dâvet etmiş, doğru olan yolu
bütün sıkıntı ve eziyetlere rağmen bıkmadan, yılmadan anlatmışlardır. Aynı zamanda
peygamberlere tam tâbi olan, Allahü teâlânın sevgisi ile dolu, mânevî sırlar sâhibi velî zâtlar
da her devirde bulunmuş ve insanların din ve dünyâ saâdetine ulaşmaları için çalışmışlardır.
İnsanlara doğru yolu göstermeleri, hal ve hareketleri ile örnek olmaları evliyânın belli
başlı vasıflarıdır. Ayrıca, Allahü teâlânın rızâsı için insanların dertleri ile dertlenmeleri ve
fedâkârlıkları onların şânındandır. Onlar, peygamberlerden sonra seçilenler sınıfındandır. Bir
rehber elinde yetişerek silsile yoluyla Peygamber efendimize kadar gitmeleri; nerede ve
hangi memlekette yetişirlerse yetişsinler, onları tek bir kaynağa bağlamıştır. Bunlar zamanla
çeşitli kollara ayrılmışlar, Kâdirî, Nakşî, Bayramî, Gülşenî, Yesevî, Mevlevî vs. gibi isimlerle
anılmış veya bu yollardan birinde akıp gelmişlerdir.
Sultanlar, pâdişâhlar doğruyu onlarla bulmaya çalışmışlar, mânevî sultanın onlar
olduğunu görmüşler, onların nasîhatleri ile devlete, millete ve insanlığa faydalı olmaya
çalışmışlardır. Târih boyunca insanlığa huzurlu devirler yaşatmış olan Emevîler, Abbâsîler,
Selçuklular, Gazneliler, Bâbürlüler, Osmanlılar ve daha birçok İslâm devletlerinin sultanları
hep bu büyüklerin rehberliğinde hizmete devâm etmişler, yeri gelince atlarının arkalarından
gitmişler, bâzan onlarla berâber savaşlara katılmışlardır. Onlar, duâ ordularının kumandanları
ve dertlerin mânevî tabibleridir.
Bu îtibârla İslâm dünyâsında eskiden beri başta sevgili Peygamberimiz ve Eshâbı olmak
üzere bütün velîlerin kabirleri ziyâret edilmiş, rûhâniyetlerinden istifâde edilmiş, herkes
onları vesîle ederek, Allahü teâlâya yalvarmış, duâlarının kabûlü için niyâzda bulunmuştur.
Evliyâ-yı kirâm, Allahü teâlânın ve Peygamberinin (aleyhisselâm) emir ve yasaklarını
öğreterek, insanların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmaları için uğraşmışlardır.
Velî; Allahü teâlânın rızâsını kazanmış, sevdiğini Allahü teâlâ için seven ve her işi O'nun
rızâsı için yapan, her an Allahü teâlâ ile bulunan, gafletten uzak kimse demektir. Evliyâ ise
bu kelimenin çokluk şeklidir. Yâni evliyâ "velîler" demektir. Ancak kelime halk arasında
teklik mânâda kullanıldığından biz de ansiklopedimizin adını Evliyâlar Ansiklopedisi olarak
düşündük. Tâbiîn devrinden başlayarak bütün velîleri, geniş İslâm dünyâsı içinde vermeye
çalıştık. Bu îtibarla Fas'tan Hindistan'a; Yugoslavya'dan Orta Asya ve Çin'e; Kırım ve
Kazan'dan Afrika'ya ve Yemen'e kadar bu gruba giren hemen her İslâm büyüğünü almaya
gayret ettik. Ancak kaynakların bolluğu sebebi ile Anadolu'da yaşayan velîler bu
ansiklopedide daha çok yer tutmuş veya çok mahallî olup elimize geçmeyen ve kaynaklarda
yer almayanlar ansiklopedi dışında kalmış olabilir. Nitekim bâzı velîlerin hayat ve
menkıbeleri hakkında, çok aramamıza rağmen, hiç bilgi bulunamamış, bâzıları hakkında ise
bir iki sayfayı geçmeyen yazılar yazılabilmiştir. Fakat bütün bu Allah Dostları, aynı
kaynaktan fışkıran nûrları, olduğu gibi gösteren aynalardır. Hangisine baksak hepsinde aynı
nuru görürüz.
Yıllarca süren bir çalışmanın neticesinde, okuyucularımıza sunduğumuz bu on ciltlik
Evliyâlar Ansiklopedisi okuyanları binlerce velînin mânevî sohbetine kavuşturacaktır.
Onların güzel ahlâkları, söz ve menkıbeleri ile huzur bulacaksınız. Biz böyle bir
ansiklopediyi sunmanın sevinci içindeyiz. Şâyet eksiklerimiz olursa iyi niyetimize
bağışlanmalıdır. Yayınladığımız ansiklopedinin faydalı olması ve mânevî hayâtımızı
kuvvetlendirmesi başlıca temennimizdir.
Dr. Enver Ören