İnsanın dünyada varoluşundan günümüze kadar geçen ve
birçok çağı da içinde barındıran zaman diliminde, insanlık,
doğa ve bütün canlılar birçok evrimden geçmiştir. İnsanın doğa
ile başa çıkma mücadelesi ile başlayan öğrenme süreci asırlar
süren kuşaktan kuşağa aktarımı ile bilimin doğmasına ve zamanla
gelişmesine yol açmıştır. Bilimdeki her bir gelişme insan
ve toplum yaşamını şekillendirirken, yaşanan toplumsal olaylar
da bilimin şekil değiştirmesine katkı sağlamıştır. Özellikle 20.
yüzyıldan sonra bilimsel olarak ele alınan daha önceki yıllarda
ise devlet adamlarının öğütlerinde ve felsefecilerin söylemlerde
rastladığımız yönetim kavramı; hangi çağda, hangi toplulukta
olursa olsun önemini her zaman korumuştur.
Tarihsel süreçte dünya sahnesinde yer almış birçok topluluk,
medeniyetler, devlet veya imparatorluklar olmuştur. Ayrıca
bu toplulukları yöneten başarıları veya başarısızlıkları ile tarihe
adlarını yazdırmış birçok lider tarih sahnesinden gelip geçmiştir.
Tarihsel süreç içinde bilimin, teknolojinin, insanın ve insanlığın
değişimi ve gelişimi ile birlikte yönetim düşüncesi de değişmiştir.
Elbette bugün “en iyi yönetim nasıl olmalıdır” sorusuna cevap
aramak istiyorsak yönetim düşüncesini kronolojik süreci içinde
iyi bir şekilde inceleyip, bu düşünceyi dönemin şartlarında değerlendirerek
gerekli bilgi dağarcığını oluşturmamız gerekir. Bu
bilgi birikiminin bugünün yönetim anlayışında katma değere
dönüştürülmesinin yönetim biliminin gelişimi açısından oldukça
önemli olduğunu da unutmamalıyız.