İngiltere’nin başbakanlarından (1979-1990) Margaret Hilda
Thatcher, 1974 Yılında Eğitim ve Bilim Bakanı sıfatıyla Birmingham
Üniversitesi Doğu Avrupa Araştırmaları Merkezinde yapılan
toplantının sonunda şöyle bir değerlendirme yapar: “Merkezlerimizin
Sovyetler Birliği üzerine yaptığı araştırma ve incelemelere
göre Sovyetler Birliği en geç 2000 yılında çöküp dağılacaktır.
Öyleyse bizim yapmamız gereken tek şey var, o da bütün kurumlarımızla
Sovyet sonrası yapılanmada Büyük Britanya’nın
çıkarları ve geleceği için şu andan itibaren ne yapabileceklerimiz
üzerinde hazırlanmamızdır.”
İngilizler post-Sovyet Dönemine hazır olmak için 1974’te
çalışmaya başlamışlar. Mustafa Kemal Atatürk, Sovyet sonrası
Türklerle ilişkiler için hazırlanmamız gerektiğini daha önceden,
29 Ekim 1933’te Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında tavsiye etmiştir.
Sosyal yapı, sanayi, teknoloji ve bilimde gerilemeye başlayan
Sovyetler Birliği 1990’a doğru uygulamaya koyduğu Glasnost ve
Prestroyka (Şeffaflık ve Yeniden Yapılanma) politikalarıyla sistem
olarak çökmüştür. Ardından diğer cumhuriyetlerle beraber Türk
Cumhuriyetleri de bağımsızlıklarını elde etmiştir.
Aradan yirmi yıla yakın bir süre geçti. Bu süre içinde Türkiye
bu kardeş, soydaş ülkelerde ne derecede bir yer edindi? sorusuna,
hasbelkader bu ülkelerde bulunmuş, araştırma yapmış, ders okutmuş
birisi olarak, acizane, pek sevindirici yanıt veremiyorum.
Nedenini de hem devlet hem sivil kuruluşlar hem de halk olarak
“hazır olamadığımız”da görüyorum.