Hamd, insanları yokluktan var eden, var ettiği insanlığa
akıl feraset veren, onlara ilâhî emirler doğrultusunda yaşamalarını
emreden mutak idare ve güç sahibi Allah’a (c.c.) olsun.
Salât ve selâm, ilahî öğretileri telakki ettikten sonra insanlara
öğreten ve aynı zamanda yaşamı, insanlar için bir ölçü olan
son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.s.) olsun.
Bir toplumda huzur, düzen ve insicamın olması isteniyorsa,
kuşkusuz bunun için iyi bir yönetim ve idareye ihtiyaç vardır.
Allah (c.c.) Müslümanlar’ın İslâmî kurallar ile yönetilmesi,
idare edilmesi için insanlar içerisinde Hz. Muhammed’i (s.a.s.)
görevlendirmiştir. Direkt Allah (c.c.) tarafından seçilen bu kutlu
insan, Rabbinin kontrolü altında bir İslam toplumu oluşturmayı
başarmıştır. O’nun yönetme ve idare etme tarzı hem
kendi asrı için hemde tüm asırlar için dinine mensup olanlar
tarafından mutlak surette benimsenmiştir. Kendinden sonra
yönetici olarak seçilenler de onun izinden yürümeye gayret
göstermişlerdir.
Diğer taraftan yönetilen bir toplumda bir takım bireysel ve
sosyolojik sorunların vd. problemlerin yaşanması kaçınılmazdır.
Önemli olan bu sorun ve problemlerin hak, hukuk, adalet
ve objektiflik prensibine göre ele alınması ve İslam dininin
bu hususlar hakkında ortaya koyduğu kurallar ölçü alınarak
çözülmesidir.
Biz de burdan yola çıkarak toplumda olması gereken yönetme
ve yargı erklerini hadisler çerçevesinde ele almaya ve
bu iki hususa rivâyetler ışığında mercek tutmaya karar verdik.