Madem ki Anayasa’dan bahsediyoruz; toplumsal uzlaşının, (mutabakatın, consessüs’ün) vesikasından yani.
Medine Vesikası mı, Magna Carta’mı? Hukukunun Roma asıllı olanı mı? Şeriat mı? Mer’iyet mi? Tanıdık-ahbap-çavuş hukukuna ne buyurursunuz? Güçlünün hukuku mu, hukukun üstüünlüğü mü? Vicdanla cüzdan arası sıkışmışlığa ne demeli? N’eyin consessüs’ ü ya da?
Asker vesayetinin şekillendirdiği metinlerle yıllar tüketen, cehalet hususundaki iddialı pozisyonunu uluslararası arenalarda titizlikle muhafaza eden “Türkiye Toplumu” “SİVİL ANAYASA” üretebilecek olgunluğa erişti mi? Muhafazakarlık ile mukaddesatçılık arasında daha ne kadar bocalayacak ülkemiz?
Bizce de “Yeni Türkiye” ye “Yeni Anayasa” pek de yakışır doğrusu! Kafalar eski ise ne yapacağız peki?
Toplumumuz ya da idarecilerimiz “Yeni Türkiye” algısında gözetilmesi gereken hususların eşliğinde öngörümüzü, aşağıdaki metnin refakatinde idrak’a hazır mıdır sizce de?”
Yeni anayasaya yeni başkanlık sistemi monte edilebilecek midir peki?
Anayasayı hallettik diyelim. Peki medeni hukuk’un, aile hukukunun, ceza hukukunun v.s üzerindeki Roma’nın nüfuzu kırılabilecek mi?
Ciddi ciddi soruyorum; Şer’i hukuk mu, mer’i hukuk mu, örf’i hukuk mu?.. Derken seküleritenin ahvali “securty” şeklinde mahfuz mu kalacak mahfillerin gizli anayasalarında?
CİDDEN CİDDİ BİR DİRİLİŞ’E HAZIR MIYIZ?
VAR MISINIZ HEP BİRLİKTE, GELECEĞİN GÜÇLÜ
TÜKİYE’SİNİ BİRLİKTE İMAR VE İNŞAA ETMEYE?