Bu kitap, savaş ve edebiyat arasındaki ilişkiyi, Birinci Dünya Savaşı’na
odaklanmakla birlikte edebiyatın tema edindiği diğer bazı savaşları da
mercek altına alarak farklı edebî gelenekler, diller ve bakış açılarının
perspektifinden ele alan metinlerden oluşmaktadır.
İlk yazının yazarı olan M. F. Aramacı çalışmasında ikinci kuşak Rus
simgecilerin en önemli temsilcisi konumundaki Aleksandr Blok’un sanat
anlayışına dair değerlendirmelerde bulunurken sanatçının XX. yüzyılın
başlarında Rusya’da yaşanan tarihsel olayların simgesel bir anlatımla
yansımasını bulduğu “İlahi Adalet” ve “Meçhul Kadın” adlı şiirlerine
yönelik çözümlemeler sunmaktadır.
Devamen B. Ayyıldız çalışmasında XX. yüzyıl İtalyan edebiyatının önde
gelen şairlerinden Triesteli Umberto Saba’nın savaşa dair yazmış olduğu
şiirlerine odaklanmaktadır. I. Dünya Savaşı’na katılmış bir şair olan Saba’nın
şiirleri İtalyan toplumunun savaş deneyimini aktarırken bir yandan da
bireylerin psikolojisine odaklanır. B. Ayyıldız, “Cephede Bir Şair: Umberto
Saba” başlıklı çalışmasında savaşın bireylerin ruh hallerine yansımasını
incelemek suretiyle hem bir asker hem de bir şair olarak Saba’nın psikolojisi
hakkında da değerlendirmelerde bulunmaktadır.
A. D. Çakıroğlu XX. yüzyılın ilk çeyreğinde Rusya’nın içinde bulunduğu
siyasi ve ekonomik koşulların panoramasını da çizdiği çalışmasında Sovyet
edebiyatının önemli temsilcilerinden Aleksey Tolstoy’un epik roman
üçlemesi Azap Yolları’nda Birinci Dünya Savaşı’nın yansımalarını tarihsel
gerçeklik bağlamında incelemektedir.
M. E. Erbil Polonya’da 1863 yılında gerçekleşen Ocak Ayaklanmasını
konu edinen Jaroslaw Iwaszkiewicz’in Heydenreich adlı romanını
Polonyalıların kimlik sorunsalı bağlamında irdelerken 1963 yılında kaleme
alınan eserin Polonya’nın bağımsızlığa uzanan yolundaki önemine dikkat
çekmektedir.