ÖNSÖZ
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, Mâide sûresinin seksenikinci âyetinde,
(Islâmiyyetin en büyük düsmanı, yehûdîler ve müsriklerdir) buyurdu.
Islâmiyyeti içerden yıkmak için, ilk fitneyi çıkaran yehûdî, Yemenli
Abdüllah bin Sebe’dir. Hakîkî müslimân olan (Ehl-i sünnet)e karsı,
(Sî’î) fırkasını kurdu. Her asrda, sî’î âlimi olarak ortaya çıkan yehûdîler,
bu fırkayı kuvvetlendirdiler. Yehûdîlerin islâmiyyete yapdıkları zararlar,
Kuveytde (Mektebet-üs-sahâbet-il-islâmiyye)nin nesr etdigi (Hiyânetül-
yehûd) kitâbında uzun yazılıdır. Îsâ aleyhisselâm semâya çıkarıldıkdan
sonra, bozuk Incîller yazılınca, hıristiyanların çogu (Müsrik) oldu.
Müsrik olmıyanlar da, Muhammed aleyhisselâma inanmadıkları için
(Kâfir) oldu. Bunlara ve yehûdîlere (Ehl-i kitâb) denildi. Islâmiyyet zuhûr
edince, papazların kurûn-ı vüstâdaki [orta çagdaki] hâkimiyyetleri
yıkıldı. Islâmiyyeti yok etmek için, misyoner cem’iyyetleri kurdular. Bu
isde en ileri giden, ingilizler oldu. Londrada (Müstemlekeler nezâreti)
kuruldu. Akla, hayâle gelmiyen yehûdî hîleleri ile ve askerî ve siyâsî kuvvetler
ile islâmiyyete saldırdılar. (Müstemlekeler nezâreti)nin idâre etdigi
ve her memlekete gönderilen binlerce câsûsdan biri olan Hempher,
1125 [m. 1713] senesinde, Basrada avladıgı 14 yasındaki Necdli Muhammedi,
senelerce aldatarak, (Vehhâbî) fırkasını kurdular ve Ingilteredeki
(Müstemlekeler nezâreti)nin emri ile, 1150 [m. 1737] senesinde i’lân etdiler.
Hempher, Ingiliz Müstemlekeler nezâretinin emri ile, Mısr, Irâk,
Îrân, Hicâz ve hilâfet merkezi olan Istanbulda câsûsluk fe’âliyyetlerinde
bulunmak, müslimânları aldatmak ve hıristiyanlıga hizmet için vazîfelendirilmis
bir Ingiliz misyoneridir. Islâm düsmânları, islâmiyyeti yok etmege
ne kadar çok çalıssalar da, Allahü teâlânın bu nûrunu, aslâ söndüremezler.
Çünki, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, Hicr sûresinin dokuzuncu
âyet-i kerîmesinde meâlen, (Bu Kur’ânı, sana ben indirdim. Onu
elbette ben koruyacagım) buyurdu. Ya’nî, kâfirler, Ona tecâvüz edemiyecek,
Onu tebdîl, tahrîf edemiyecek, O nûru aslâ söndüremiyeceklerdir
buyurdu. Ondört asrdan beri, müslimânlar, Kur’ân-ı kerîmin ısıklı
yolunda çalısarak, ilmde, ahlâkda, fende, san’atda, ticâretde, siyâsetde
ilerlediler. Büyük devletler kurdular. Fransadaki 1204 [m. 1789] ihtilâlinden
sonra, Avrupadaki gençler, kiliselerin, papazların ahlâksızlıklarını,
zulmlerini, soygunlarını, yalanlarını ve hıristiyanlık dîninin bozuk oldugunu
görerek, hıristiyanlıkdan ayrılmaga, müslimân veyâ dinsiz olmaga
basladılar. Hıristiyanlıkdan uzaklasdıkca, fende, teknikde ilerlediler.
Çünki hıristiyanlık, dünyâ için çalısmaga, ilerlemege mâni’ oluyor-
– 3 –
du. Bu gençlerin yazdıkları, dinleri kötüliyen kitâbları okuyan ve ingilizlerin
islâma karsı yalanlarına, iftirâlarına aldanan ba’zı müslimânlar da, din
câhili oldular. Islâmiyyetden uzaklasdıkca, fende gerilemege basladılar.
Çünki islâmiyyet, dünyâ islerinde de çalısmagı, ilerlemegi emr etmekdedir.
Ingiliz devletinin esâs siyâseti, dünyâdaki bilhâssa Afrika ve Hindistândaki
tabî’î servetleri sömürmek, oralardaki insanları, hayvan gibi çalısdırıp
bütün kazançları Ingiltereye nakl etmekdir. Adâleti, sevismegi ve
yardımlasmagı emr eden Islâm dînine kavusanlar, ingiliz zulmlerine, yalanlarına
mâni’ olmakdadır.
Bu kitâbımızı üç kısm olarak hâzırladık:
Birinci kısm, ingiliz câsûsunun i’tirâflarıdır. Bu kısmda, ingilizlerin islâmiyyeti
imhâ, yok etmek için hâzırladıkları, âdî, alçak plânları, yalanları
bildirilmekdedir. Bu kısmda yedi fasl vardır.
Ikinci kısmda, ingilizlerin plânlarını, müslimân memleketlerinde sinsice
tatbik etdikleri, devlet adamlarını aldatdıkları, müslimânlara, akla, hayâle
gelmiyen iskenceler yapdıkları ve Hind ve Osmânlı islâm devletlerini
yok etdikleri bildirilmekdedir. Kitâbımızın bu kısmı, Vehhâbîlerin tuzaklarına
düsen zevallı müslimânların, gafletden uyanmalarına sebeb olacak
ve Ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarını kuvvetlendirecek vesîkalar ile doludur.
Üçüncü kısm, (Hulâsat-ül-kelâm)dan terceme olup, hak dînin islâmiyyet
oldugunu isbât etmekdedir.
Bugün, bütün dünyâdaki müslimânlar, üç fırkaya ayrılmısdır. Birinci
fırka, Eshâb-ı kirâmın yolunda olan hakîkî müslimânlardır. Bunlara
(Ehl-i sünnet) ve (Sünnî) ve (Fırka-i nâciyye) Cehennemden kurtulan
fırka denir. Ikinci fırka, Eshâb-ı kirâma düsman olanlardır. Bunlara
(Sî’î) ve (Fırka-i dâlle) sapık fırka denir. Üçüncüsü, sünnîlere ve sî’îlere
düsman olanlardır. Bunlara (Vehhâbî) ve (Necdî) denir. Çünki bunlar,
ilk olarak, Arabistânın Necd sehrinde meydâna çıkmısdır. Bunlara (Fırka-
i mel’ûne) de denir. Çünki bunların, müslimânlara müsrik dedikleri
(Kıyâmet ve Âhıret) ve (Se’âdet-i Ebediyye) kitâblarımızda yazılıdır.
Müslimâna kâfir diyene, Peygamberimiz la’net etmisdir. Hangi fırkadan
olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk olan, Cehenneme gidecekdir.
Her mü’min, nefsini tezkiye için, ya’nî yaratılısında mevcûd olan küfrden
ve günâhlardan temizlemek için her zemân, çok (Lâ ilâhe illallah) ve kalbini
tasfiye için, ya’nî nefsden ve seytândan ve kötü arkadaslardan ve zararlı,
bozuk kitâblardan gelmis olan küfrden ve günâhlardan kurtarmak
için (Estagfirullah) okumalıdır. Ahkâm-ı islâmiyyeye uyanın düâları muhakkak
kabûl olur. Müslimânları bu üç fırkaya parçalayan, yehûdîler ve
ingilizlerdir.
Mîlâdî Hicrî semsî Hicrî kamerî
2001 1380 1422